Yaygın Gelişimsel Bozukluk

Yaygın Gelişimsel Bozukluklar (YGB) terimi; toplumsal etkileşim, duygusal karşılıklılık, sözel ve sözel olmayan iletişim ve sembolik oyun alanlarında var olan güçlüklerle karakterize bir grup bozukluğu kapsayan geniş bir terimdir.
Yaygın Gelişimsel Bozuklukların en temel özelliği iletişim kurmada zorluk ve buna bağlı olarak sosyal ilişkilerde zayıflıktır. Yeni doğan ve erken çocukluk döneminden itibaren gelişimsel farklılıklar söz konusu olabilmektedir: göz teması kurmama, ismi ile hitap edildiğinde bakmama, işaret parmağı ile objeleri göstermeme veya biri gösterdiğinde o yöne değil parmağa bakma, uzakta durma, arkadaşları ile ilişki kurma isteğinin olmaması gibi. 
Yaygın Gelişimsel Bozuklukların diğer bir özelliği dil gelişiminde gecikme veya dil becerisinin hiç kazanılamamasıdır. Yaygın Gelişimsel Bozukluk tanısı almış çocukların zihinsel becerileri bireysel farklılıklara göre değişiklik göstermektedir.
Sosyal etkileşim ve iletişim becerilerinde bozukluk ile ilgi ve etkinliklerde sınırlılık içeren gelişimsel beyin bozukluğu olan otizm en karakteristik ve üzerinde en çok çalışılmış olan YGB’dir. Diğer YGB türleri Asperger sendromu, Çocukluğun Dezintegratif bozukluğu, Rett sendromu, ve başka türlü adlandırılamayan yaygın gelişimsel bozukluktur (YGB-BTA).
YGB’si olan çocukların yetenekleri, zekâları ve davranışları oldukça farklılık gösterir. Bazı çocuklar hiç konuşmaz, bazıları sınırlı kelime hazneleriyle az konuşurlar, bazılarının da dil gelişimi görece normaldir. Yineleyici oyun oynama tarzı ve sınırlı sosyal beceriler oldukça barizdir. Yüksek sesler ve ışık gibi algısal bilgilere sıradışı tepkiler de sıklıkla görülür.
Yaygın gelişimsel bozuklukların görülme olasılığı tüm toplumda %1’den azdır. Bu grubun neredeyse %25’i otizm tanısı alır. Kızlarda görülme olasılığı erkeklere oranla 3-4 kat daha az olmakla birlikte, kız çocuklarda görülen otizmde belirtiler daha ağırdır. 

YGB türlerinin ortak özellikleri; 

  •     Sosyal etkileşimde bozulma
  •     Dil gelişimi ve iletişimde bozulma
  •     Sınırlı ilgi alanı ve davranışların olması

YAYGIN GELİŞİMSEL BOZUKLUKLAR NELERİ KAPSAR?
 

 OTİZM
Bireyin sosyal iletişimini, dil gelişimini ve dış dünyayı algılamasını etkileyen nöro-gelişimsel bir bozukluktur.
Otizmin yapılan çalışmalara göre nedenleri  psikolojik,genetik,hamilelik ve doğum esnasında yaşanan sıkıntılar,yaşanılan enfeksiyonlar olarak ortaya çıkabileceği konusunda araştırmalar vardır.
Otizm; bireyin yaşamını Sosyal Etkileşim, İletişim (Dil Gelişimi) ve Sınırlı İlgi alanlarında daha çok etkiler:

Otizmin belirtileri;

  •     Etrafındaki kişilerin farkında olmama
  •     Sözel olmayan davranışlarda bozulma
  •     Akranları ile gelişimine uygun ilişkiler kuramama ve sürdürememe
  •     Sevinç, ilgi ve başarılarını diğer insanlarla paylaşamama
  •     Tek başına kalmayı tercih etme
  •     Basit sosyal oyunlara etkin biçimde katılamama
  •     Sosyal kuralları anlamada zorluk
  •     Başkalarının gereksinimlerinin ve sıkıntılarının farkında olmama
  •     Konuşmada gecikme veya konuşmanın hiç olmaması
  •     Basit şaka, mecaz ifade, soru ve emirleri anlayamama
  •     Sözel iletişimi başlatma ve sürdürmede zorluklar
  •     Şahıs zamirlerini karıştırma (ben ve sen)
  •     Ekolalik konuşma
  •     Tekrarlayıcı ve basmakalıp konuşma
  •     Konuşmanın hızı, tonlaması ve ritminde bozukluk
  •     Amaçsız konuşma, dili işlevsel olarak kullanmama
  •      Karşılıklı  etkileşim becerilerinde zayıflık
  •     Sosyal öğrenme yoluyla kazanılan taklite dayalı beceriler: bay bay yapma, öpücük gönderme, el çırpma, ce-e oyunu vb.
  •     Evcilik gibi daha karmaşık ve taklit  yoluyla kazanılan sembolik oyun becerileri
  •     Değişikliğe aşırı tepki
  •     Aynılığın korunması için aşırı ısrar
  •     Bazı eşyaların parçaları ile aşırı uğraşma
  •     Çoğu zaman tek veya sınırlı bir ilgiye sahip olma
  •     Sallanma, dönme, el çırpma gibi tekrarlayıcı beden hareketleri
  •     Belirli nesneleri ısrarlı bir biçimde aynı şekilde kullanma
  •     Hayal gücünün olmaması
  •     Hayal gücü gerektiren oyunlar oynayamama
  •     Dönen objelere ve bazı nesnelere aşırı bağlanma
  •     Olağandışı beden duruşu (parmak ucunda yürüme gibi)      

Ortalama tanı koyma yaşı 36 aydır.Ancak otizm belirtileri 18 aydan  önce ortaya çıkar.Bazı çocuklar 12-18 ay arası normal gelişim gösterirler, daha sonra  gerilemeye başlarlar.Otizm tanısı 18. ay ve daha önce konulabilir.Otizmin fiziksel bulguları olmadığı için, tanı koyma ve değerlendirme gözlem ve ölçeklerin verdikleri bilgilere  dayalıdır. Erken tanı için erken ipuçlarını bilmek ve gözlemlemek çok önemlidir.
Otizmin kesin tanısı için kullanılan nesnel bir yöntem veya biyolojik tetkik olanağı yoktur. Otizmli çocuğun davranışları sistematik olarak gözlenerek ve aileden gelişimsel öykü alınarak tanı konulmaktadır.
Tanı sürecinde yapılanlar;
Aile görüşmesi ve gözlem (oyun,karşılıklı etkileşim, iletişim, akademik, ince-kaba motor  becerilerin gözlendiği en az 2 değerlendirme görüşmesi) 
Gelişimsel değerlendirme (Gelişim Değerlendirme Ölçeklerinin uygulanması ve çocuğun gelişiminin akranları ile karşılaştırılarak değerlendirilmesi)

  •     DSM-V (Diagnostic Statistical Manual)
  •     Diğer tanı koyma ölçekleri (CARS,ADI,ADOS)
  •     İşitme testi,nörolojik değerlendirme

Otizm ile birlikle görülebilecek diğer hastalıklar;

  •     Mental Retardasyon % 75
  •     Epilepsi %25-50 (Özellikle complex-partial type)
  •     Hiperaktivite
  •     Öğrenme Bozukluğu (Çoğunda görülür)
  •     Psikiyatrik bozukluklar
  •     Davranış bozuklukları
  •     Fragile X sendromu

Erkek çocuklarında kız çocuklarından  3-4 kat daha fazla görülür.Kız çocuklarında bozukluğun belirtilerinin daha ağır olduğunu bildiren araştırmalar vardır.Diğer gelişimsel gerilikler (motor-mental retardasyon), öğrenme bozukluğu, hiperaktivite, konuşma gecikmesi ve konuşma ile ilgili sorunlar erkeklerde daha yaygındır.
OTİZMİN ŞU AN BİLİMSEL TEMELLERİ OLAN TEK TEDAVİSİ: ERKEN VE YOĞUN ÖZEL EĞİTİMDİR…
Otizmli bireylerin erken tanısı ne kadar önemliyse eğitimleri de o kadar önemlidir.

Eğitimde dikkate alınması gerekenler ;

  •    Ev ortamında ki ailenin yakın ilgisi ve eğitime olan desteği
  •    Özel eğitim kurumları
  •    Dil konuşma dersleri
  •    Hareket ve duyu bütünleme dersleri
  •    Ailenin ve eğitimcinin tutumu
  •    Zaman
  •    Pekiştireçler
  •    Eğitim gördüğü mekan-ortam

    ASPERGER SENDROMU
İlk kez Asperger tarafından 1944 yılında tanımlanmıştır.
Asperger sendromu (AS) sosyal zorluklar, basmakalıp davranış örüntüsü, sınırlı ilgi alanları ile seyreden yaygın gelişimsel bozukluklardan biridir. 
Çocukluğun erken dönemlerinden itibaren sosyal gelişimle ilgili problemler ve basmakalıp, takıntılı davranış örüntüsü fark edilse de, konuşmada gecikme olmaması, zekânın normal olması ve akademik becerilerin iyi olması gibi nedenlerle AS tanısının konması gecikebilmektedir.
Asperger Sendromu olan bireyler otizmin aksine ağır bilişsel yetersizlikler ve dil gelişimi anomalileri göstermezken sosyal gelişim ve ilişki kurma açısından otizmdeki sıkıntıları yaşarlar.
 Bu çocuklar sosyal iletişimdeki ipuçlarını algılama ve sosyal durumları yorumlama becerisinden yoksundurlar. Benmerkezci bir tutum içindedirler ve günlük yaşamın işleyişinin dışında kalırlar. Her ne kadar arkadaşları ile olmak ve sosyal iletişim konularında istekli olsalar da bu alanlarda başarılı olmakta zorlanırlar. Çünkü sözel olmayan dili anlamlandırmakta güçlük yaşamaktadırlar. 
Esnek değildirler. Olaylara göre pozisyon almakta ve sosyal manevralar yapmakta zorlanırlar. Değişik ilgi alanlar vardır: arabalar, politika, savaş, mekanik vs. gibi. Bu konularda derinlemesine bilgi sahibi olup takıntılı şeklide konuşmak isterler. Karşı tarafın isteklerini fark edemedikleri ve hep kendi ilgi alanlarında konuşmak istedikleri için bir süre sonra sosyal gruplara davet edilmemeye başlayabilirler.
 Bazılarının matematik, müzik, sanat ve tarih gibi alanlarda üstün yetenekleri olabilir. Otizmli çocukların aksine zihinsel olarak ve dil alanında ortalama ve üzeri beceriye sahip olduklarından konuşmayı severler. Bu nedenle okula başlamadan pek tanı almazlar.
Belirtileri;

  •     Aşırı içe kapanıklık,
  •     Sosyal ve duyusal güçlükler,
  •     Dil gelişim geriliği ve iletişim kurma güçlüğü,
  •     Düşünce esnekliğinde güçlük,
  •     Tekrarlayıcı davranışlar,
  •     Tekdüze bir konuşma,
  •     Belli bir konuya abartılı ilgi

Otizm ile ortak özellikleri vardır:

  •     İletişim kurmada zorluk
  •     Sosyal etkileşimde zorluk
  •     Hayali ve yaratıcı oyunun olmaması

Otizmden farkı; dil gelişiminin normal düzeyde olmasıdır.
 

  ÇOCUKLUK DİSİNTEGRETİF BOZUKLUK
İlk kez 19808 yılında Avusturyalı eğitimci Theodore Heller tarafından tanımlanan bu bozukluk, Heller Sendromu veya dezintegratif psikoz olarak da adlandırılmaktadır.
Çocukluk çağı dezintegratif bozukluğu (ÇÇDB), yaşamın ilk iki yılında sözel ve sözel olmayan iletişim, sosyal etkileşim becerileri, oyun, mesane ve barsak kontrolü ile motor davranış alanlarında normal gelişimi takiben 2-10 yaşları arasında belirtilen alanların en az ikisinde gerileme gözlenen nöropsikiyatrik bir sendrom olarak tanımlanmaktadır.
Otizmden daha az rastlanan bir bozukluktur. Hala net olarak bilinmeyen ve oldukça nadir görülen bir bozukluktur. Erkeklerde kızlara göre daha sık görüldüğü bildirilmektedir.
ÇÇDB sinsice (aylar içinde) veya akut bir biçimde (günler içinde) başlayabilir. Olguların bir kısmında, işlevsellikteki gerileme ortaya çıkmadan önce anksiyete, aşırı hareketlilik ve irritabilite gibi öncü belirtilerin olduğu “haber verici dönem” saptanabilir. Bu “haber verici dönem” pratikte, anksiyete bozuklukları, depresif bozukluk, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu gibi birçok klinik tablo ile karışabilmektedir.
Otizmden en önemli farkı; dil,sosyal etkileşim ve diğer alanlarda normal geçen en az 2-3 yıllık bir sürenin olmasıdır. 10 yaşına gelmeden aşağıdaki alanlarda gerilemeler görülür:
1.    Dil gelişimi, sosyal etkileşim
2.    Sosyal beceri ve uyum becerileri
3.    Çiş ve kaka kontrolü
4.    Oyun
5.    Motor beceriler


   RETT SENDROMU
Otizmin aksine Rett bozuklukta ilk dönemlerde herhangi bir gelişimsel sıkıntı gözlenmez. Ancak 5 ay ile 48 ay arasında baş büyümesinin azaldığı görülür. Önemli diğer bir belirti el ve ayakların daha küçük olmasıdır. Tekrarlayıcı el hareketleri görülür. Bilişsel alanda gerilik yaşarlar. Sosyal iletişim, vücut koordinasyonu ve dil alanlarında önemli gerilik söz konusudur. Kız çocuklarında  görülür.
Belirtileri;

  •     En az 5 ay normal gelişim. Ardından 5.-48. aylar arasında baş büyümesinde gerilik
  •     Daha önce kazanılmış el becerilerinde bozulma
  •     El ovuşturma, el yıkama gibi istemsiz hareketler
  •     Sosyal etkileşim ve dil alanlarında ağır bozulmalar
  •     Rett Sendromunun MECP 2 geninin sebep olduğu bulunmuştur.
  •     Fiziksel belirtiler içerisinde; ince ve açık renk derili yüzleri, sivri burunları, küçük el ve ayakları, bazı tipik özellikleridir.
  •     Ellerini belli bir amaç için (yemek yeme, eşya toplama) uzun süreli olarak kullanamazlar. Daha çok ellerini önde birleştirme, ovuşturma, el yıkar gibi yapma ve ellerini ağzına götürme gibi hareketleri art arda yaparlar.
  •     El çevirme, alkış, elleriyle dizlerine vurma ve parmaklarını oynatma gibi tekrarlanan el hareketlerinin bir veya bir kaçı da sıklıkla gözlemlenebilir.
  •     Psiko-motor gelişiminde yavaşlama, yürümede ve gövde hareketlerinde zayıf koordinasyon gösterebilirler.
  •     El ve ayakta kasılma ve titremeler görülebilir.
  •     Dil gelişimlerinde gecikmeler görülür.
  •     Baş çevresinin büyümesi 3 aydan 4 yaşa kadar yavaşladığı için kafası yaşına göre küçüktür (Mikrosefali).
  •     Bazı Rett sendromlu kızlarda büyüdükçe; nefes almada düzensizlikler, nöbetler, kasılmalar, omurganın eğrilmesi, diş gıcırdatma, çiğneme ve yutma problemleri, kabızlık, el ve ayak eklemlerinde kan dolaşımının bozukluğu nedeniyle soğukluk gibi belirtilerden bazıları da görülebilir.

Rett sendromu, nedeni tam olarak bilinmeyen bir bozukluktur. Nörolojik açıdan izlenmesi ve tedavinin sürdürülmesi gereklidir. Bunun yanı sıra fizyoterapi ile motor gelişimlerindeki gecikmenin ve omurga eğrilmesinin önlenmesi/giderilmesi önemlidir.
Sosyal ve iletim becerilerindeki kayıpların tekrar kazanılabilmesi ve geliştirilmesi için çocuğun özelliklerine göre hazırlanmış bireysel eğitim programı ile yapılacak özel eğitim programı gereklidir.

    YAYGIN GELİŞİMSEL BOZUKLUK- HİÇBİR SINIFLAMAYA GİRMEYEN

İlk yıllarda normal bir gelişim gözlenirken ortalama 2-4 yaşları arasında dil, motor ve sosyal beceri kaybının başladığı görülür. Bazı çocuklar halüsinasyon gördüklerini dile getirirler. Tuvalet eğitimi almış çocuklar aniden tuvaletlerini tutamamaya başlayabilir. Oyun oynama becerileri gerileyebilir. Yapılan araştırmalar bu durumun neden kaynaklandığını henüz bulamamışlardır.
PDD kategorisinde bulunan  bozuklukları tanımlayan kriterlerden  hiçbirine uymayan çocuklar
Sosyal etkileşim alanında belirgin gerilik gösterirler.
Dil gelişiminde (sözel ve sözel olmayan dil) gerilik gözlenir.
Bazı uzmanlar  “atipik otizm” veya “yüksek fonksiyonlu otizm” sözcüklerini PDD-NOS ile eş anlamlı kullanırlar.
Belirtileri;

  •     Göz kontağı kurmazlar. Gözlerinize baksalar bile kısa sürelidir veya sizden uzaklara bakıyormuş gibidirler.
  •     Huzursuz görünürler.
  •     Sözel veya sözel olmayan (yüz ifadesi gibi) birtakım ifadelere tepki vermeyebilirler. (Seslenildiğinde duymuyormuş gibi davranırlar.)
  •     Bazıları birtakım ses, koku, ışık veya dokunuşa aşırı hassastırlar.
  •     Bazıları ise sıcak, soğuk veya herhangi bir acıya karşı oldukça duyarsızdır.
  •     Etraftaki birtakım değişikliklere stresli bir tepki gösterirler. Bazı çocuklar ev veya oda düzenlerinin bozulmasına karşı aşırı tepki gösterirler. (örneğin, evdeki eşyaların yerleri değiştirilmişse, eşyalar eski yerlerine konana kadar kendilerini yerden yere vurup ağlayabilirler.)
  •     Rutin olarak görmeye ve yapmaya alıştıkları şeyleri severler. Zihinlerinde yaşadıkları ortamın bir haritasını gezdirirler ve yapılan her küçük değişiklik çocuğun daha fazla stres yaşamasına neden olur.
  •     Bazı çocuklar çok saldırgan olurlar. Kendilerine, başkalarına ya da eşyalara zarar verebilirler.
  •     Tehlike ve korku duygusu hissetmezler. (örneğin, korkusuzca trafiğe çıkabilir, ateşle oynayabilirler.